Sobremesa, aslında bir masanın etrafında, yemeğin ardından yapılan o derin, içten ve unutulmaz sohbetlerin adı. Ama bizim için çok daha fazlası. Babam Mehmet Ali Engin ve amcam Hüseyin Engin’in yıllar boyunca özenle büyüttüğü, bugün ise abim Yalçın Engin’in liderliğinde devam eden Engin Yayıncılık’ın bir parçası olan Sobremesa genç ama köklerine bağlı bir yayınevi. Babamın kitapların her satırını, insanların her cümlesini, her kelimesini önemsemesiyle; kültüre duyduğu derin bağlılık ve insanların hikayelerine olan büyük saygısı, Sobremesa’da hayat buluyor. Sobremesa’nın temelinde, ailemizin kültüre, sanata ve insanlara verdiği değer yatıyor.
Amacımız, insanları bir araya getiren, hayatın derinliklerine dalmamızı sağlayan nehir söyleşilerle kültüre katkıda bulunmak. Bu yayınevini kurarken babamın “her insanın anlatacak bir hikayesi vardır” sözü yol göstericim oldu. İşte bu inançla, topluma yön veren sanatçılarla, düşünürlerle yaptığımız nehir söyleşilerde, onların iç dünyalarına, yaşanmışlıklarına ve bakış açılarına odaklanıyoruz. Sanatçıların ve düşünürlerin ruhlarına dokunan bu sohbetler, sadece bir kitap değil, aynı zamanda bir yaşamın, bir kültürün, bir dönemin izlerini taşıyan bir hazine.
Bu yayınevinin hayata geçmesinde bana ilham olan sevgili dostum, “Babam Beni Şahdamarımdan Öptü” kitabının yazarı Ozan Önen’e ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Ozan, bu süreçte bana sadece bir dost değil, aynı zamanda yol gösterici oldu. Onun desteği ve içtenliği, Sobremesa’nın bu denli samimi ve anlamlı bir yola çıkmasında büyük rol oynadı. Bu yayınevinin ardındaki hikâyede onun da izleri var ve bu yüzden ona minnettarım.
Bu yolculukta babamın mirasını onurlandırmak benim için tarifsiz bir mutluluk. Sobremesa, sadece bir yayınevi değil; bir geleneğin, bir aile hikayesinin, kültüre adanmış bir ömrün devamı... Sobremesa olarak, her kitabımızda, her kelimemizde, bu köklü mirası yaşatmaya ve büyütmeye devam edeceğiz.
NURÇİN ENGİN